Kayıtlar

Soğuk günlerde sağlık için uçucu yağlar

Resim
Kış mevsiminden ilk bahara geçerken bir gün kış bir gün yaz gibi bu zamanları hasta olmadan geçirmek çok zor. Bu yanar döner ilkbaharın ilk günlerini   uçucu yağlar ile daha keyifli ve daha sağlıklı geçirebilirsiniz. Uçucu yağlar bir yandan evinizi, odanızı ya da işyerinizi güzel kokusuyla sararken bir yandan da farklı mekanizmalar ile sağlığınızı kuvvetlendirecektir. Daha sağlıklı bir kış geçirmeniz için neler yapabiliriz, hangi uçucu yağlardan hangi etkileri bekleyebiliriz bir göz atalım. 1.    Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesi: Kış mevsimi genellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarını da beraberinde getirir. Bunun sebebi bir yandan daha fazla kalabalık ve kapalı ortamlarda kalmak, bir yandan da soğuğa bağlı bağışık sisteminin enfeksiyonlara daha açık hale gelmesi olarak düşünülebilir. Bu durumda hem bağışıklık sitemini düzenleyen, hem de antimikrobiyal/antiviral etkiler gösteren uçucu yağlar bu özellikleriyle yararlı olur. Örneğin okaliptüs, nane, anason, kekik, mercank

Yumurta kabuğu zarı - Eggshell membrane - eklemler için bir umut olabilir mi ?

Resim
Osteoartrit (kireçlenme) dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından diz ve kalça kaynaklı hareket kayıplarının önemli sebeplerinden biri olarak ilan edilen ağrılı bir hastalıktır. Özellikle yaşlanan nüfus ve obezite yani fazla kilolar osteoartritte birincil risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle 50 yaşından sonra sık karşılaşılan bir problem olmasında rağmen osteoartritte uygulanan tedaviler semptomatik tedavilerin ötesine geçememektedir. Bu sebeple osteoartriti önleyecek, eklemlerde ağrı ve sertlik gibi belirtilerini giderecek yeni destek tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır.  Bu amaçla en yaygın kullanılan destekleyici ürünler glukozamin ve kondroitin içeren ürünlerdir. Yan etki potansiyellerinin düşüklüğü sebebiyle uzun yıllardır kullanılmalarına rağmen yapılan çalışmalarda etkinliklerinin çok yüksek olmadığı gösterilmiştir. Son yıllarda kollajen temelli ürünler eklem problemlerinde biraz daha öne çıkmıştır. Bu ürünlerden bir tanesi de

Kemik erimesine yeni bir bakış: K2 vitamini

Resim
  Kemik erimesi ve K2 vitamini Düşük kemik yoğunluğu, kemik erimesi ve kemik erimesine bağlı kırıklar yaşlanma ile ortaya çıkan sorunlardan biridir. Aslında bu durum bir sonuçtur, uzun ve çok fazla bir belirti göstermeyen kemik erimesi sürecinin sonunda bir anda geri dönülmez bir durumla karşılaşılabilir. Bu sebeple ilk gençlik yıllarından itibaren özellikle kadınların ve tabii ki erkeklerin de kemik sağlığına önem vermeleri gerekmektedir. Genetik faktörler, beslenme, düşük vücut ağırlığı, sigara ve kronik hastalıklar gibi risk faktörlerinin yanından sadece yaşlanma da kemik yoğunluğunun düşmesi için önemli bir etkendir. Özellikle kadınlarda menopozla birlikte azalan östrojen miktarı da yıllar içinde oluşan kemik kayıplarını hızlandırmaktadır. Osteoporoz yani kemik erimesinin ya da osteopeni yani kemik yoğunluğunun azalmasının önlenmesinde özellikle D vitamini ve kalsiyum kullanımı bunun yanında prebiyotik ve probiyotiklerin kullanımı yıllardan beri başvurulan yöntemlerdir. Ancak

Bitkisel ürünlerde ADAPTOJEN, TONİK, STİMÜLAN kavramları ve ilgili mekanizmalar

Resim
Adaptojenler bir organizmayı olağanüstü gerginliklere karşı adapte ederek, strese neden olan faktörleri yok etmek için nonspesifik direncin artmasına neden olurlar.  Avrupa İlaç Ajansının (EMA) tanımına göre adaptojenler stres durumunda vücut fonksiyonlarını normalleştiren ve stresin tehlikeye attığı sistemleri güçlendirme kapasitesine sahip olan maddelerdir.  Çok çeşitli çevresel ve/veya duygusal zorluklara karşı sağlık üzerinde koruyucu bir etkiye sahip oldukları bildirilmektedir. ADAPTOJENİK BİTKİLERİN ETKİ MEKANİZMALARI:  Grafikten de görüldüğü gibi adaptojen varlığında kişide aynı stres etkenine karşı çok daha düşük bir cevap meydana gelir. Stres cevabının, alarm fazı sırasında stres reaksiyonlarının azalmasını sağlarken, devamında da stres durumu devam ettikçe organizmada tükenme olmadan strese bir uyum “ adaptasyon ” durumu ortaya çıkar.   En bilinen ve bu alanda en çok araştırılan bitkiler adaptojen bitkiler " P anax ginseng (Asian Ginseng), Eleutherococcus senticosu

TEA TREE OIL İLE GÜNLÜK KULLANIMDAN ENDÜSTRİYE NOTLAR

Resim
  TEA TREE OIL ( Melaleucae aetheroleum ) – ÇAY AĞACI YAĞI Covid-19 süreciyle birlikte yaşadığımız değişimlerden biri de temizlik ve el hijyen ürünlerinin eskiye göre hem çok çeşitli olması hem de daha fazla kullanılmasıdır. Bu ürünlerde kullanılan doğal ürünlerden bir tanesi de “Tea Tree Oil (TTO) – Çay Ağacı Yağı” dır. Sadece hijyen ürünlerinde değil, TTO hem aromaterapi de kullanılmakta aynı zamanda pek çok kozmetik ürünün de formülasyonunda yer almaktadır. Bu sebeple TTO ile ilgili olarak üreticilerin ve TTO kullananların dikkat etmesi gereken birkaç noktayı hatırlatmak istiyorum. Tea Tree oil Avustralya’nın yerel bitkisi olan  Melaleuca alternifolia ’dan elde edilen bir uçucu yağdır. Ülkemizde “çay ağacı yağı” olarak söylense de çay ile ilgili olmadığı unutulmamalıdır.   “Melaleuca oil” olarak da bilinen TTO Avrupa Farmakopesine göre 3 farklı Melaleuca türünden ( M. alternifolia, M. linariifolia, M. dissitiflora) elde edilebilmektedir. Ancak en yaygın olanı M. alternifolia ’d

KEKİK VE COVID-19

Resim
Son haftalarda Covid-19 vaka sayılarının hızla artması sebebiyle tedavide yeni arayışlarla da çok fazla karşılaşıyoruz. Standart tedavi protokolü ülkeler arasında değişiklik gösterse de halen ülkemizde antiviral favipiravir ile tedaviye başlanıyor, ve tedavi antikoagülanlar, vitaminler, analjezik ve antienflamatuvar ilaçlar, mukolitikler, antikor ya da immunplazma tedavileri ve hastalığın ilerleyen dönemlerinde de steroitler şeklinde geniş bir spektrumda uygulanıyor. Başta Amerika olmak üzere diğer bazı ülkeler antiviral ilaç olarak remdesiviri tercih ederken aslında yapılan çalışmalar bu antiviral ilaçların SARS-Cov-2 üzerinde etkinliğinin yeterli düzeyde olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla tüm dünyada aşı çalışmaları hızla devam ederken diğer taraftan da yeni ilaç arayışları, yeni destek tedaviler sürekli gündeme geliyor. Son günlerde basında en çok adını duyduklarımızdan biri ise Kekik ve Kekik yağı. Ülkemizde kekik adıyla bilinen en az 5 cins var. Benzer kokuya sahip olan bu cin

Uçucu Yağ Satın Alırken Nelere Dikkat Edilmelidir ?

Resim
  Uçucu yağlar artık her yerde karşınıza çıkıyor değil mi ? Eskiden sadece profesyonel anlamda bilenler kullanırdı ama şimdi gelişen teknoloji ile bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Covid-19 süreciyle birlikte tüm evlerde “kendin yap” (Do it your self – DIY) konsepti hızlı bir yayılım gösterdi. Bunun bir parçası olarak da evde gerek basit hijyen ürünleri hazırlamada, gerek basit kozmetik ürün hazırlamada ya da doğrudan aromaterapi için kullanılmak üzere uçucu yağlara olan talep hızla arttı. İnternetten satışların yanı sıra ucuz marketlerden aktarlara, pahalı mağazalardan eczanelere kadar pek çok yerden bu yağları satın almak mümkün. Tabii kalite skalası da bir o kadar geniş. Kekik yağı diye alırsınız kekik kokmaz, damlatıldığı yerde leke bırakır (1), kimi zaman bulanık, kimi zaman berrak, kimi zaman renkli. Biz laboratuvara getirir bakarız, inceleriz. O zaman ürünün kekik yağı değil kimyasallardan oluşan bir karışım olduğu ya da zeytin yağı gibi bir sabit yağa eklenmiş kekik aroması olduğunu

Aromatik Bitki Yetiştirilmesinde Nelere Dikkat Edilmelidir ?

Resim
Bilindiği gibi aromaterapi son yıllarda evde, işte, okulda pek çok yerde karşılaştığımız, bilinçli ya da bilinçsiz şekilde koklayarak maruz kaldığımız uçucu yağların kullanıldığı bir çeşit tedavi yöntemidir. Tedavi yöntemi dedik ama aslında uçucu yağlar sadece tedavi amacıyla değil ilgi çekmek, lezzet vermek, keyif vermek ya da güzelleştirmek gibi farklı amaçlarla da sosyal hayatın içine girmiş durumdadır. Çok sayıda üretici danışanım olduğu için yaygın kullanılan uçucu yağlar “yüksek kalitede nasıl üretilebilir?” bu konuya birlikte göz atmak istiyorum. Öncelikle kimleri hedefliyoruz ?   Son tüketiciyi saymazsak aromatik bitki yetiştiricileri, uçucu yağ üreticileri, uçucu yağlarla kozmetik üreticileri, ilaç sanayi ve gıda sanayi uçucu yağ üretim zincirinin farklı noktalarında devreye giren partnerlerdir. Arnica montana ,  Leontopodium alpinum  ve  Calendula officinalis yetiştiriciliği-  Taüllorgànics Piyasada bulunan uçucu yağlar bileşimleri açısından değerlendirildiğinde standart

Dünya Baharat Ticaretinde Türkiye'nin potansiyelinin değerlendirilmesi

Resim
  Bilindiği gibi baharatlar gıdalara tat, koku, renk ve aroma vermek bazen de koruyucu olarak ilave edilirler. Bitkilerin kabuk, yaprak, çiçek, tomurcuk, tohum ya da kök gibi çok farklı organları baharat olarak kullanılabilmektedir. Genellikle kurutulmuş olarak doğrudan gıdalara ilave edilebilecekleri gibi, bazen de ekstreleri ya da uçucu yağları da gıdalara eklenebilir. Baharatların tarihçesi binlerce yıl öncesine kadar gitmektedir. Eski Mısır, Mezopotamya ve Yunan uygarlıklarına, Çin, Hindistan ve İslam medeniyetlerine baktığımız zaman baharatların ne kadar eski bir kökene sahip olduğunu kolayca anlayabilirsiniz. Bu ürünler aslında düşünüldüğünden çok daha geniş kapsamlı olup zaman zaman pek çok tıbbi bitki de baharat kategorisinde değerlendirilebilmektedir. Dünyada en bilinen ve yaygın baharatlara baktığımız zaman daha çok tropik bölgelerden elde edildiklerini görebiliriz.   Aşağıda tablo 1 de dünya ticaretinde en önemli yer tutan baharatların küçük bir listesini bulabilirsiniz.